Ölümü konu edinen eserler genelde durağan bir işleyişe sahip olmakla beraber genelde tekdüze bir şekilde sonlandırılır. Klişeler ölümü çok iyi kullanır. Zaten ölüm ile alakalı insan ne anlatabilirki. Onu yaşayan zaten ölüme dair hissettiklerini bizlere aktaramayacağına göre herkes için bir sır olarak saklanan kesin bir gerçek olarak karşımızdadır. Joe Black ölümün ta kendisidir. Büyük bir şirketin sahibi olan William Parrish ölmeden ölümün kendisinin insana neler hissettirdiğini yaşamaya başlamış ve ölüm onu adeta çok kısa sürede olgunlaştırmıştır. Bu olgunluğun kaynağı Joe Black ile tanışmaları ile beraber William Parrish'i kısa sürede kendine çekmiş ve onu kabullenen bir durum içerisine girmiştir. Birçok farklı inanç ölümü kutsal saymıştır. Esasında filmde ölümün insan üzerindeki etkisini inceleyen yapımcılar aynı zamanda ölüm olsada sevginin sonsuza kadar var olabileceği, yaşantıların ve yaşanmışlıkların bu sevgiyi bitirmeyeceği ve ölümünde buna son vermeyeceğini işlemişlerdir. Üslup olarak bazen saygısızca ve pervasızca bir dil kullanılması pek çok açıdan yerilmesine sebebiyet verebilir.
Birazda karmaşık duygular barındıran filmimizde William Parrish'in kızı olan Susan Parrish duygularına gem vurmadan asıl olan sevgiyi arama çabasına girişmiştir. Bu sevgiyi bulduğunu sandığı andada aslında ölümle burun buruna olduğunu fark ederek sevgisini daha bağlı kılmıştır.
Evet ölüm kesin bir gerçek ve sevgide hayatımızda en az onun kadar önemli bir aktör. Dünya meseleleri, ciddi iş görüşmeleri, bizi bekleyen büyük toplantılar ve henüz daha hayatımızı tam oturtamadığımız gerçeği ölüm karşısında diz çökmüş ve ölümden sonra tamamının bomboş bir uğraşı olduğunu bize göstermiştir. Tam 3 saat süren bu filmi sanırım izlerken uyurum diyerek açsamda 3 saatin tamamını keyif alarak izledim. İzlenilesi filmler arasında yerini alan Meet Joe Black pek çok kişi tarafından beğenilen bir üne sahip. Oyuncularında başarısı kendini izlettiren bir artı diyebiliriz.
Post a Comment