
Kimimiz otoriteye karşı çıkar, kimimiz otoriteyi kökten reddeder, kimimizse körükörüne bağlıdır. Otorite'nin olmadığı bir toplum düşünelim. Herkesin hür(!) yaşadığı bir toplum. Sizce mümkün mü? Otorite'nin olmadığı bir toplumda "demokrasi" den söz edilebilir mi? Demokrasi demişken;
siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.
vikipedi demokrasiyi böyle tanımlıyor. Demokrasi için gördüğünüz gibi bir otorite şart. Otorite devlet yönetiminin otomatiğe bağlanmış halidir. Bu benim tanımım. Ortada bir devlet var ve tüm bürokratik işlemler otomatiğe bağlanmış durumda.
Burada ince bir çizgiyi belirtmek gerekir. Otomatiğe bağlanan "insanlar" değil "bürokratik işlemler" olmalıdır. Bunun aksi durumda otoriteye körükörüne bağlılar sınıfına giriyoruz ki bu halk değil koyun sürüsü anlamına gelir ve nereye doğru güdülürseniz sizi o yana çekmeleri mümkündür.
Demokrasiyi isteyen bir insanında otoriteyi başlı başına reddetmesi mümkün değildir. Demokrasi eleştiri kabul eden bir otoriteyle mümkündür. Eleştiri kabul etmeyen otorite, zalim bir dikta rejimi olmaktan ileri gitmemektedir.
Tüm bunların ışığında burda ne kastettiğimizi anladığımızı varsayarak, önemli mevkilerden bulunan insanların yapması gerekenler nelerdir? Potansiyel tehditlerin çözümü nedir?
Makam sahibi insanların bürokraside alt tabakadan gelen eleştirileri kendisinde hiçbir alınganlık belirtisi olmadan kabul ederek kendi öz benliğine bu eleştiriyi yöneltmesi gerekir. Makama çalışarak ve çile çekerek gelmeniz sizin bundan sonra çile çekmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Asıl sorun burda başlıyor.
Tüm insanların "sevgi" ye ihtiyacı vardır. Bürokratik işlemler genelde monoton, otomot ilerler. Aslında ilerlemez. Bu şekilde ilerleyen bir bürokrasi çevresine zarar vermeye mahkumdur. Hatta en üst bürokratik düzeyde bile bu zarar bariz şekilde görülür.
Mevki sahibi insanların bu bağı oluşturmaları en önemli unsurdur.
Bir şirketin yöneticisi çalışanlar arasında sıkı bir disiplin kuruyor ve tamamen otoriter bir sistemle işlerini yürütüyorsa bu yöneticinin çevresinde "sevgili çalışanları" değil tam tersi güler yüz gösterse bile patronuna diş bileyen ve asıl karakterini gizleyen kişiler bulunur. Bunun çözümü insanların asıl ihtiyaçlarını belirlemek ve insan sarrafı olmaktır. Her çalışanın farklı istekleri, farklı inanışları, farklı öncelikleri olacaktır. Öncelik olarak bir yönetici çalışanlarını iyi tanımalı ve iyi karakterize etmeli. Bu bir süreç gerektirir. Bu ilk süreci geçtikten sonra uyum aşaması gelir. Uyum aşamasında samimiyetsiz tavırlar her insan tarafından anlaşılacağı için çalışanın gerçekten iyi hissetmesi gerekliliğini düşünerek hareket edilmelidir. Bu da ancak çalışanın isteklerine gerçekten hak vererek cevap vermekle mümkün olacaktır.
Post a Comment